Aşılar, modern tıbbın en önemli başarılarından biridir. Çiçek hastalığının yeryüzünden silinmesi, çocuk felcinin neredeyse tamamen ortadan kalkması ve birçok bulaşıcı hastalığın kontrol altına alınması, aşıların sağladığı korumanın somut örnekleridir. Bireysel düzeyde bağışıklık sağlarken, toplumsal düzeyde salgınların önüne geçilmesini sağlayan aşılar, halk sağlığı açısından vazgeçilmezdir.
Aşılar, vücudu hastalıklara karşı hazırlayan biyolojik ürünlerdir. Bağışıklık sistemi, aşıyla tanıştırılan zayıflatılmış ya da etkisiz hale getirilmiş mikroorganizmaları tanıyarak, gerçek bir enfeksiyonla karşılaştığında daha hızlı ve etkili tepki verir. Bu sayede kişi ya hastalanmaz ya da hastalığı hafif geçirir. Çocukluk çağında uygulanan aşı takvimleri, birçok ciddi hastalığın önlenmesini sağlar. Difteri, boğmaca, tetanoz, hepatit B, kızamık, kabakulak, kızamıkçık ve verem gibi hastalıklar, düzenli aşılama programları sayesinde büyük ölçüde kontrol altına alınmıştır. Aşı olmayan bireyler sadece kendileri için değil, toplumun diğer bireyleri için de risk oluşturur. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olanlar, bebekler ve yaşlılar, toplumsal bağışıklığa (sürü bağışıklığı) ihtiyaç duyar. COVID-19 pandemisi, aşıların önemini bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir. Kısa sürede geliştirilen aşılar sayesinde ölüm oranları düşmüş, hastane yükü azalmış ve toplumlar normal yaşama dönüş sürecine girebilmiştir. Pandemiyle birlikte mRNA aşıları gibi yeni teknolojiler de tıp dünyasında kalıcı yer edinmeye başlamıştır.
Ancak aşılarla ilgili yanlış bilgiler ve komplo teorileri, aşı karşıtlığının artmasına neden olmaktadır. Sosyal medya ve bilgi kirliliği, bilimsel dayanağı olmayan iddiaların hızla yayılmasına yol açmaktadır. Oysa aşılar, yıllar süren araştırmalar, klinik denemeler ve güvenlik testleri sonucunda onaylanan ürünlerdir. Yan etkiler genellikle hafiftir ve ciddi reaksiyonlar son derece nadirdir. Aşıların yaygınlaştırılması sadece bireylerin sağlığını değil, toplumların ekonomik ve sosyal refahını da etkiler. Salgınların önlenmesi, sağlık harcamalarının azalmasına, iş gücü kaybının önüne geçilmesine ve eğitimin kesintiye uğramamasına katkı sağlar. Bu nedenle aşılamanın teşvik edilmesi, hükümetlerin ve sağlık otoritelerinin öncelikli görevleri arasında yer almalıdır. Aşılar yalnızca bireyi değil, tüm toplumu koruyan güçlü bir tıbbi araçtır. Sağlık alanındaki gelişmelere rağmen bulaşıcı hastalıklar hâlâ ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu tehditlere karşı en etkili ve ekonomik çözüm ise aşılamadır. Her bireyin bilinçli hareket etmesi ve toplumun genel sağlığına katkı sağlaması, gelecekte daha sağlıklı bir dünya için temel adımdır.