Türkiye’de adres sisteminin düzenli işlemesini sağlayan beş haneli bir yapı vardır: posta kodu. Bu sistem, ülke genelindeki milyonlarca adresin benzersiz şekilde tanımlanmasını sağlar. İlk iki rakam ili, sonraki üç rakam ise ilçeyi ve mahalleyi temsil eder. Böylece her bölge, sayısal olarak birbirinden kolayca ayırt edilir.
Örneğin İstanbul’un posta kodları genellikle “34” ile başlarken, Ankara “06” ile, İzmir ise “35” ile başlar. Bu sistem sayesinde Türkiye’deki tüm bölgeler harita üzerinde dijital olarak sınıflandırılabilir. Özellikle lojistik ve e-ticaret sektörleri için bu ayrım hayati öneme sahiptir.
Bir kargo firması, binlerce gönderiyi aynı anda yönetirken adresleri mahalle ismine göre değil, posta kodları üzerinden sıralar. Böylece hem yönlendirme hataları önlenir hem de teslimat süresi kısalır. Yanlış girilen bir kod ise paketin tamamen başka bir şubeye gönderilmesine yol açabilir.
Ayrıca devlet kurumları da bu sistemi aktif olarak kullanır. Nüfus, vergi, sağlık ve eğitim planlamaları çoğu zaman posta kodu bazlı verilerle yapılır. Bir belediye yeni bir yatırım planlarken, hangi bölgelerin hangi kodlara ait olduğunu dikkate alır.
Sonuç olarak, posta kodu sisteminin arkasında güçlü bir düzen vardır. Bu basit sayı dizisi, modern şehirlerin dijital düzenini ayakta tutan görünmez bir ağ gibidir.
